Blogger tarafından desteklenmektedir.
18 Mart 2016 Cuma

Efes'ten Kritik Galibiyet (Anadolu Efes 80-76 Cedevita Zagreb)

   O kadar kritik bir galibiyetti ki bu. Kaybetmemiz halinde gruptan çıkma şansımızın mucizelere kalacağı bir maçtı ama bunun önemini Efesli oyuncularda göremedim maalesef. Sanki sezonun en önemli maçını oynuyor gibi değilde; sıradan bir ilk tur grup maçı oynuyor gibiydiler. Hatta bu hissiyat tribünlere de fazlasıyla yansımıştı. Geçen hafta yaşadığımız hain terör saldırısının ardından insanların kalabalık yerlerden uzak kalma çabası ve her şehrimizin tehlikeye karşı tetikte olması da buna bir nedendi elbette ama bu kadar önemli bir maçta yinede daha fazla taraftar olabilirdi. Parkede iyi bir oyunda yoktu bizim adımıza. Yine son saniyeye kadar soğuk terler döktük. Maç boyunca da zaten iyi bir oyun oynamadık. Daha fazla uzatmadan maçta neler olduğunu kısaca hatırlayalım.
   İlk periyotta Efes'in bu sene bizi alıştırdığı facia savunma yine parkedeydi. Özellikle hızlı hücumlarda adam bulamadık, geri koşamadık. Cedevita adına Gordic, belkide kariyerinin en iyi periyotunu oynadı attığı 13 sayıyla. Potamızda tam 28 sayı gördük. Top 16'nın en zayıf ve en kötü hücuma sahip takımından bu sayıyı yemek, hemde böylesine önemli bir maçta, açıklanabilir bir durum değil.
   İkinci çeyrekte işler yoluna girmeye başladı. Savunma sertliğimiz oldukça arttı. Özellikle Birkan'ın oyun kuruculara yaptığı baskı, Cedevita'nın oyun kurmasını ve düzenli hücum etmesini zorlaştırdı. Hücumda ise istediğimiz tempoyu yakalayamadık. Konuk ekibin çokta sert olmayan savunmasına karşı sürekli bire bir üzeri zorlama şutlar, skorda öne geçmemizi engelledi. Yalnızca 8 sayı yediğimiz periyotta 14 sayı atabildik ve öne geçme şansımızı kullanamadık.
   Maçın 2. yarısı genelinde hücumda rahat sayı bulmamızın önü, 3. periyotta açıldı. Cedevita'nın alan savunmasını adeta dağıttık. Koç Mrsic ise buna karşı takımının 'size'sini küçülttü. O kadar kısa bir 5 vardı ki sahada, boyalı alanı parçalayacağımızı düşündüm ancak Efes pota altını kullanacağına; dış atışları tercih etti. Bu 5'e karşı oynarken fiziksel üstünlüğümüzü daha net kullanabilir ve skorda rakibi 'vurup geçebilirdik' ancak yine işler böyle yürümedi.
   Son periyotta Efes'in bulduğu 27 sayı belkide galibiyeti getiren en önemli nokta oldu. Özellikle Derrick Brown'un hücumun sıkıştığı anlarda inanılmaz şutları sokması, Efes'i oyunda tuttu. Heurtel'de ona eşlik edince oyun konrolü Efes'e geçti. Skor sürekli yakın gitti ve maçın son saniyesine kadar her iki tarafta kazanma iddiasını sürdürdü. Son anlarda serbest atışlarda hata yapmadı Efes ve çok kritik bir galibiyete imza attı.
   Bu sezon Anadolu Efes'in hemen hemen her maçında sonuç, son dakika içerisinde belli oldu ve genelde maç sonunu oynayamayan Efes'in kaybettiğini gördük ancak bu maçta bireysel yetenekler Cedevita'ya üstün geldi. İvkovic, yine takımına maçı kaybettirmek için elinden gelen her şeyi yaptı.(Bu işin esprisi tabiki) O kadar kötü kararlar aldı ki maç içerisinde, anlamak mümkün değil. Zaten (maç içi coaching) kısmında çokta iyi bir antrenör değil kurt hoca ama rakip 5 kısayla sahadayken boyalı alandaki 'size' avantajını görmemesine ne denilebilirki. Tyus'un bu maçta etkili olabileceğini gördük ama İvkovic onu 3. periyotun ortalarından sonra bir daha kullanmadı. Hatta Dunston bile oyunda olduğu sürede boyalı alandan neredeyse hiç top kullanmadı. Sonuç olarak grupta hiçbir iddiası kalmamış zayıf bir takıma karşı evinizde bu kadar zorlandınız hemde sezonun en kritik maçlarından birinde.
   Efes'in gruptan çıkma şansı bana göre hala çok düşük bir ihtimal. Kızılyıldız'a ikili averajda geride olduğunu ve Pana'nın da yükselen formunu göz önüne alırsak bu realiteyi daha net görebiliriz. Açıkçası Euroleague Final Four hedefiyle yola çıkmış, kadro kalitesi de buralara fazlasıyla yeterli olan Efes'in Top 16'da elenmese bile; Top 8'de hüsrana uğrayacağını tahmin etmek pekte zor olmasa gerek...