Blogger tarafından desteklenmektedir.
31 Mart 2014 Pazartesi

Şampi...Fenerbahçe !!! (3-0)

   Şampiyonluk yolunda tabiri caizse formalite maçlara çıkan Fenerbahçe; müthiş bir mücadele başlangıcı yaptı. Ersun Yanal'ın ilk 11'de genç Salih'e forma vermesi herkeste heyecan yarattı kuşkusuz... Bursa'da ise ilerde top tutabilecek Fernandao'nun olmaması büyük eksiklikti. Bundan önceki bir Fenerbahçe yazımda adeta bir "gol kaçırma rekoru" olduğundan bahsetmiştim. Bir kez daha anladım ki büyük konuşmamak gerekli... İlk yarıda en az 6 net fırsattan yararlanamayan sarı lacivertliler, ikinci devrede de net fırsatlar yakaladı. Bana göre Bursaspor kalecisi Frey; 20 yıllık kariyerinin en iyi maçlarından birini oynadı. Değerlendirilemeyen pozisyonların ardından maça "bitti" gözüyle bakan Fenerbahçeli futbolcular oyundan düşse de; çabuk toparladı ve farkı arttıran golleri buldu. Meireles geldiği günden beri en iyi oyununu sergiledi ve tartışmasız maçın yıldızıydı. Her topa müdahale eden, pas akışını sağlayan ve çok şıkta bir asist yapan Portekizli; dev derbi öncesinde de Ersun Yanal'a oynamak istediği mesajını gönderdi. Sağ bekte Gökhan'ın da hakkını teslim etmek gerekli. Bitmek tükenmek bilmeyen enerjisiyle takıma kimlik kazandıran etkenlerden biriydi. Maçın hakemi Cüneyt Çakır'dan da bahsedelim. Olağanüstü formsuz durumda... Sahada ruh gibi... Avrupa'da farklı maç yönetiyor ancak ülkemizde konsantrasyon sıkıntıları oluşuyor. Bu performansla Dünya Kupası'nda fazla maç yönetemez. Bir an önce bu günleri kayıpsız atlatmaya bakmalı... Bundan sonra 3 maç kazanması bile şampiyonluğa yetecek olan Fenerbahçe'nin mücadele ve aile ruhunu saha içi ve dışında herkese kanıtlaması dur durak bilmeden bu haftada devam etti. Uzun yıllardır izlediğim en iyi oyunlardan biriydi. İnsan bu performansı gördüğünde kendi kendine soruyor "Bu oyunun daha iyisi var mı" ? Her hafta üstüne koyan bir takım ve her hafta kupaya yaklaşan bir inanç... Genciyle yaşlısıyla, yerlisiyle yabancısıyla inanılmaz bir takımdaşlık ve arkadaşlık... 30 milyonluk büyük Fenerbahçe taraftarı, 23 dev yürekli oyuncusu, emektar antrenör ekibi, cefakar yönetim... Bu takım zihinlerde haftalar öncesinden şampiyonluğunu ilan etmişti zaten ama bunu her hafta herkese göstermekten bıkmadılar, usanmadılar. Şampiyonluğu anasının ak sütü kadar helal eden bu ruhu tebrik etmekten başka diyecek bir şey yok...
29 Mart 2014 Cumartesi

Konya'da Sessiz Gecede Kaybeden Aslan Oldu... (0-0)

   Haftalar sonra Galatasaray'ın en iyi maç başlangıcına şahit olduk. Sakatlığından dolayı Drogba'dan, kart cezasından dolayı ise Melo'dan faydalanamayan Cimbom; sağ bektede Eboue'den faydalanmayı tercih etti. Ne Veysel ne de Sabri Mancini'nin istediği performansta değil kuşkusuz... Özellikle bu maçta Konya cephesinden Ali Turan'ın istekli ve etkili performansı kendilerini oyunda tuttu. Halihazırda orta sahada gelişen maçta bu tip oyunculara sahip olmanız oldukça önemlidir. Bu nedenle Galatasaray; Melo'nun eksikliğini kesinlikle hissetti. Zaten deplasmanda kazanamayan hatta kazanmak için istekli bir görüntü bile vermeyen sarı kırmızılılarda etkili olan oyuncu ( o da saman alevi gibi parlayıp sönerek) golcüsü Burak'dı. Son haftalara göre biraz daha iyi bir maç çıkaran aslanın tek hücum silahı; Konyaspor'un geriden çıkarken kaybettiği toplardı. Galatasaray kadar kaliteli bir takımın bu kadar kısır bir hücum olgusuna sahip olması ilginç... Ancak bu oyun yapısı; alınan sonuçları, ligdeki konumunu ve liderle arasındaki puan farkını belirledi. Mancini'nin ne oynamaya çalıştığını ben de dahil henüz kimse anlayamadı. Arada sırada oyuna (sahaya giren oyuncu vasıtasıyla yollanan taktik yazılı kağıt parçası) ile müdahale eden İtalyan; takımın oyun yapısıyla birlikte futbolun oyun doğallığını da bozmaktadır. Galatasaray gibi büyük bir takımın rakibine göre oyun sistemini belirlemesi kadar yanlış bir anlayış olamaz... Chelsea takımına karşı kendi oyununuzu oynamamanız anlaşılabilir ancak Türkiye'de kendinizden daha düşük seviyedeki takımlara karşı belirli bir oyun sistemiyle sahaya çıkamamak hatta onların oyunlarını sahaya yansıtmasına izin vermek... İşte bunlar ne antrenörle, ne oyuncuyla, ne yönetimle ,ne taraftarla, ne de sistemle açıklanabilir... Bunun tek açıklaması "ÜMİTSİZLİK ve HEDEFE OLAN İNANÇSIZLIK"...

28 Mart 2014 Cuma

Kartal'ın Kanatları Karabük'de Kırıldı... (1-0)

   Beşiktaş için maç; fazlasıyla sıkıntılarla başladı. Savunmada Ersan, orta sahada Gökhan ve Holosko'dan faydalanamayan Bilic; sağ kanatta Atiba'yı kullanmayı seçti. Aslında Beşiktaş, sağ kanat bölgesini orta saha oyuncuları arasında paylaştırdı da denilebilir. Jones'un ilk 11'de maça başlaması ise kendisi ve bizler adına sevindiriciydi. Sonuçta sahada izlemek istediğimiz ve ilginç diye nitelendirebileceğimiz bir isim... Açıkçası maç beklenenden uzak gelişti. Orta saha mücadelesi oldukça ön plandaydı. Özellikle ilk yarının sonlarında Oğuzhan'ın sakatlığının Beşiktaş'a sıkıntı yaratabileceği düşünülürken; bir yandan da oyuna giren golcü Almeida'nın etkili olabileceği düşüncesi akıllarda yer etti. Oyunda Beşiktaş'ın son haftalardaki en etkili iki oyuncusu yani Almeida ve Mustafa'nın bir arada bulunması gol yollarında avantaj olduğu kadar; savunmada da risk almak anlamına geliyordu. Bunun sonucunda Beşiktaş tehlikeleri artarken; Karabük kontra atakları da baş gösterdi. 90. dakikada Eneramo'nun sağ çaprazdan şık vuruşunda top direğe çarparak ağlarla buluştu. Maç Karabük'ün zaferiyle sonuçlandı. Bu sezon izlediğim en sıkıcı maç olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Sadece orta saha mücadelesinden ibaret olan maçta Karabükspor ; kuşkusuz avantajlı olan taraftı. Taraflardan kalitesi düşük olan takım; her zaman bu tip sıkışık maçlarda bir adım öndedir. Uzun süre maçı   0-0 berabere götüren Karabük; son dakikada bulduğu gollledemaçı kazanmayı başardı. Beşiktaş zaten mucize olan şampiyonluk şansını da yok etmiş oldu. Lig tarihinin en değerli ikinciliği ise tehlikede... Karabükspor tarafından ise bu galibiyeti sürpriz olarak değerlendirmek güç... Zira Karabükspor; bu maçtan önce evinde Fenerbahçe'yi yenmiş, Galatasaray ve Trabzonspor'la ise berabere kalmayı başarmıştı. Bu maçla birliktede Karabükspor; bu sezon evinde 4 büyüklere kaybetmedi. Beşiktaş ise deplasmandaki cesur oyunlarının aksi bir performansla Karabük'e veda etti...
25 Mart 2014 Salı

Manchester Derbisi City'nin... (0-3)

   Maç bir derbiden çok; M.City'nin şampiyonluk yolunda kazanması gereken sıradan bir maç havasında geçti. Oynadıkları son beş maçın dördünü kazanan M.City; her ne kadar teknik direktörü Pellegrini'nin "favori değiliz" sözüne rağmen net bir şekilde galibiyete yakın olan taraftı. Şampiyonlar ligi hedefini canlı tutmak isteyen M.United; maç öncesinde kenetlendi ancak City'nin ilk dakikada United ceza alanı içinde adeta "kamp" kurması sonucu 48. saniyede gelen golü karşısında çaresizdi. Oyunun akışı bu golden sonra M.City lehine gelişti. Sakat olan V.Persie'den faydalanamayan M.United'in tek umudu yıldız oyuncusu Rooney idi. Savunmada top kapan, orta sahada baskı uygulayan, hücumda gol arayan Rooney; aynı zamanda takım arkadaşlarına saha içi liderlik yapmaya çalıştı. Bu kadar yetenekli bir oyuncu; görevini yapamayan takım arkadaşlarının eksiklerini kapatmak zorunda mı? Sıkıntılarla boğuşmayan, başka büyük bir takımda oynuyor olsaydı; kuşkusuz golleri ve asistleri ile gündeme geliyor olurdu. Özellikle kendisini haketmeyen bir kulüpte zamanını geçiriyor olması beni oldukça üzüyor. Böyle yıldız oyuncuları kendilerini yıldız yapan özellikleriyle izleme isteği yanlış mı? Buna karşıt; M.City'de Yaya Toure diye bir gerçek var. Bende dahil olmak üzere bir çoklarına göre dünya üzerindeki çift yönlü en iyi orta saha oyuncusu. Zaten şu sıralarda oldukça formda ve her maçta olduğu gibi bu maçtada onu izlemek çok büyük keyif oldu. Özellikle yanında David Silva, Nasri ve Fernandinho gibi yetenekli orta saha oyuncuları olması kendi oyununuda rahatlatıyor. M.United ise bu oyuncuların beraberce oynadığı harika takım oyununa maç boyunca çözüm bulamadı. Gerçekten anlayamadığım bir nokta var... Nasıl oluyorda M.City gibi kaliteli ve yetenekli oyunculara sahip bir ekip takım oyunu oynuyorda; M.United gibi sınırlı kaliteye sahip bir ekip bu kadar dağınık oynayabiliyor? Açıkçası Rooney'i takımdan çıkardığınız zaman M.United o kadar sıradan bir takıma dönüşüyorki... Bu sene tabiri caizse "Ferguson sonrası sendromu" yaşayan kırmızı şeytanların kadroda yenilenmeye gitmesi şart görünüyor. Kulüp bunun planlarını yapmaya başlamış anlaşılan... Ferdinand,Vidic,Evra,Carrick,Giggs,Hernandez... Gideceklerin listesi kabarık...
   M.City ise şampiyonluk yolunda fazlasıyla rahat bir galibiyete imza attı. Deplasmanda 3-0 gibi bir skoru zorlanmadan aldı. Haftaya oynayacağı Arsenal maçınada oldukça diri kalmayı başardı. Yaya Toure'nin inanılmaz formunun ve Dzeko-Navas-Silva üçlüsünün yarattığı hücumların yine mavililerin en büyük kozları olacağı kesin...
24 Mart 2014 Pazartesi

Antep'de Emenike "Sow" Yaptı!!! (0-3)

   Fenerbahçe; bu sezonki en  kolay deplasman galibiyetine imza attı. Kalecisi Volkan'dan sakatlığı nedeniyle faydalanamayan sarı lacivertlilerin kalesini genç kaleci Mert Günok korudu. Ersun Yanal sürpriz olarak Alper ve sakatlığı geçen Egemen'i yedek bıraktı. İlk dakikalara etkili başlayan Gaziantepspor oldu. Mustafa'nın şutunda Mert güzel kurtarışıyla kalede bir kez daha güven verdi. Kornerlerle etkili olmaya çalışan lider; 10. dakikada Emenike'nin savunma arkasına hızlı koşusuyla ve fiziksel gücünü kullanmasıyla golü buldu. Fenerbahçe oldukça etkili oynadı. Top kontrolü herzaman sarı laciverlilerdeydi. Az sayıda topla buluşan G.Antepspor'a ise önde baskı uygulayarak hata yaptırmaya çalıştı. Oldukça tempolu olan maçta Fenerbahçe'nin bir adım önde olması kaçınılmaz bir gerçekti... Ve bunun ışığında Emenike'nin savunma arkasına yaptığı bir diğer koşu farkı ikiye çıkardı. Özellikle Emenike ve Sow'un G.Antepspor'un stoperlerine karşı fazla hızlı kalması ; sarı lacivertlilere büyük avantaj sağladı. Alper'in yerine sahada şans bulan Raul Meireles ise sahasının en iyilerindendi. Maçta en çok isabetli pası yapan oyuncu; gelen nadir ataklarıda ilk karşılayan isim oldu ve fazla görünmemesine rağmen gizli kahramanlardan biriydi. 76. dakikada Sow; kaptığı topu şık bir şekilde sağ ayağına aldı ve gol orucunu bozdu. 81. dakikada G.Antepspor tarafından gelen 2. etkili şutta kaleci Mert yine mükemmel bir kurtarış yaptı. Maçın sonlarında Antep'de Binya'nın kırmızı kart görmesi oyun adına bir şey ifade etmedi. Fenerbahçe kontrollü başladığı bu maçta farklı bir sonuç almış oldu. Maç boyunca bariz bir üstünlüğü bulunan liderin oynadığı futbol izleyenleri fazlasıyla tatmin etti. Şampiyonluğu matematiksel olarak olmasa da ; zihinsel olarak garantileyen Fenerbahçe; rakiplerinede gözdağı verdi. En küçüğünden en büyüğüne bütün Fenerbahçe taraftarının dilinde tek bir söz "Şampiyonluk"... Ve bunu gerçekleştirecek ortam şu anda fazlasıyla mevcut. Rakiplerinden Galatasaray sıkıntılarla boğuşurken, Beşiktaş etkili ama tecrübesiz bir kadroya sahipken ve en önemlisi Fenerbahçe alternatifli,formda,kaliteli oyunculara sahipken... Puan farkının çift hanelerde olduğu bu dönemde şampiyonluğa inanmış bu takımın ve 30 milyon taraftarının en büyük arzusu olan şampiyonluğun gelmesi işten bile değil...
23 Mart 2014 Pazar

Kartal Uçtu, 2. Sıraya Kondu... (3-0)

   Beşiktaş maça çok kararlı ve hızlı başladı. Galatasaray'ın 1 gün önce puan kaybetmesi takımı oldukça iştahlandırmış anlaşılan. Henüz maçın başında Veli'nin şutuyla öne geçen kartal; 6 dakika sonra sahalara golleriyle ve göz dolduran formuyla dönen Mustafa'nın golüyle farkı ikiye çıkardı. Akhisar antrenörü Hamza Hamzaoğlu; maça sağ kanat oyuncusu Ahmet Cebe'yi sağ bekte,sol kanat oyuncusu Güray Vural'ı ise sol bekte başlattı. Bu da Akhisar'ın İstanbul'a kazanmak için geldiğini gösteriyordu. Oyun genelinde top hep Beşiktaş'daydı. Özellikle skoru yakaladıktan sonra oyunu kilitlediler. Mustafa Pektemek geçen maçta olduğu gibi bu maçtada fazlasıyla iyiydi. Ancak ben bu adamdaki şanssızlığı anlayamıyorum! Bir futbolcu nasıl olurda bu kadar şanssız sakatlıklar yaşayabilir? Kafasına dikiş atıldıktan sonra oyuna aynı azimle devam etmesi ise takdire şayan... Forması kan olduğu için sürekli değişti ancak onun mücadele gücü hiç değişmedi. Koskoca ilk yarıda Akhisar forveti Mehmet'in ayağına hemen hemen top değmedi. Bununda nedeni bozulmuş olan orta saha kurgusuydu. Bilal'in etkinliğinden yoksun mücadele eden Akhisar; ileride top tutamadı. Maçta oldukça fazla sakatlık yaşandı. Mustafa,Ersan ve Serkan oyuna devam edemediler. Özellikle 60. dakikaya kadar oyunda kalan Mustafa'ya küçük bir parantez açmamız lazım. Ne Mustafa ağrıya dayanabildi ne de giydiği formalar kana ! Bu yaşananlardan sonra kornerden gelen topta yaşanan karambolün Atiba'nın golüyle sonuçlanması ise maçı koparan andı. Akhisar iyice oyundan düştü. Beşiktaş farkı arttırabilirdi ancak buna son paslarda ve vuruşlarda beceriksizlikler engel oldu. Maçtaki ilk kartlar 77. dakikada çıktı ki bu da bize maçın ne kadar rahat ve sertlikten uzak olduğunu gösteriyor. Son dakikalarda İsmail'i oyuna alan Bilic; oyuncusuna kenarda verdiği destekle alkışı hak etti. 90+2. dakikada Akhisar kalecisi Emrah'ın yüzde yüzlük gol pozisyonunda Motta'ya bilerek çarpması ise kesinlikle kırmızı kart olmalıydı ancak hakem Bülent Yıldırım pozisyonu yanlış değerlendirdi. Maç genelinde iyi bir yönetim sergileyen Yıldırım'ın yaptığı bu hata ise akıllarda fazlasıyla yer edecek gibi duruyor. Beşiktaş bu galibiyetle Galatasaray'ı geride bırakarak 2. sıraya yükseldi. Zirve takibini sürdüren Beşiktaş için şampiyonluk şansı her ne kadar matematiksel olarak devam etse de; bana göre ulaşması gereken gerçekçi hedef lig 2.'liği. Çünkü Fenerbahçe puan farkını iyiden iyiye açmış ve formunun zirvesine yeniden ulaşmış durumda... Gelelim Akhisar'a... Çok dirençsiz ve rahat bir takım olan Akigolar; bu nedenle ligin deplasmanlarda en az puan alan ekibi. Erken hedefsiz kalan takımın Hamza Hamzaoğlu yönetiminde durumu toparlayıp toparlayamayacağı ise meçhul...

Fenerbahçe Ülker Yara Sardı... (55-80)

   Maç beklenildiği gibi sert başladı. Kleiza ve Sekulic'in yabancı sınırına takılıp oynamadığı maçta; lisansı çıkan Jackson ligde ilk kez forma giydi. Torku Konya'da ise Troy De Vries ve Valantine sakatlıkları nedeniyle oynayamadı. Bu maç Fenerbahçe için çokta önemli değildi ancak Konya için ligde tutunabilmek adına fazlasıyla önemliydi. Fenerbahçe maç boyunca pota altını kullanmaya çalıştı. Konya'da buna Sean ve Troy gibi atletik uzunlarla karşılık verdi. Fenerbahçe Ülker'de kadroda bulunan Bjelica, hafif sakatlığı nedeniyle riske edilmedi. Bu nedenle onun yerine oynayan İzzet'in süresi arttı. Bu pozisyonda İzzet, fazlasıyla katkı vermeyi başardı. Hücum ribauntlarında Konya neredeyse Fenerbahçe'yi ikiye katladı ancak bu ikinci şansların çoğunda sayı bulamadı. Sarı lacivertliler vitesi maç boyunca yükseltmedi. Bireysel performanslarla farkı açtı ve muhafaza etti. Bogdanovic uzun haftalar sonunda ilk kez kendi standartlarında sayı (18) buldu. Zoric ve Oğuz'dan pota altı sayılar bulurken; Jackson ve Bo'da şut ve içeri penetrelerle ekstra sayılar buldu. Adeta antreman maçı gibi ilerleyen mücadelenin sonunda Fenerbahçe Ülker Torku Konya deplasmanında; uzun bir aradan 80 sayı barajını bularak 55-80 kazandı. Fazlasıyla top kaybı yapan ve hücumda etkisiz görüntü çizen Fenerbahçe Ülker; bu oyunuyla izleyenleri tatmin edemedi. Oyuncuların kendisi ve koç Obradovic büyük farkla kazanılan maça rağmen; geliştirip düzeltmeleri gereken şeyler olduğunu söyleyerek memnuniyetsizliklerini dile getirdi. Cuma günü Milano ile "tamam mı devam mı" maçına çıkacak olan sarı lacivertli ekip; fazla yorulmadan,sakat vermeden ve kazanılan maçın moraliyle parkeye çıkacak. Tek dileğimiz beklenen ve istenen hücum performansıyla maçı kazanmamız... Torku Konya'nın ise ligde kalma mücadelesi bu maçtan sonra dahada kızışacağa benziyor. Zira alttaki rakiplerinin çoğu bu hafta maçlarını kazandı...
22 Mart 2014 Cumartesi

Tıngır Mıngır Kayseri... Galatasaray:0 - Kayserispor:1

   Hafta içi şampiyonlar liginden elenen Galatasaray; kuşkusuz bu maça moralsiz hazırlandı. Bunun üstüne sakatlığı nedeniyle forma giyemeyen Drogba'da eklenince işlerin zorlaşabilceği akıllara düştü. Hajrovic tercihiyle maça başladı Mancini. 4-5-1 sistemi ile sahada olan Galatasaray; Mancini döneminde alışıldığı gibi yine farklı bir sistem ve kadroya sahipti. Maç karşılıklı yapılan faullerle başladı. Sarı kart sınırında olan Melo; adeta kart görmek için çırpınıyor gibiydi. Bunun nedeni ise 2 hafta sonra oynanacak olan Fenerbahçe maçına kadar cezasını çekmek istemesiydi. İlk yarıda oyun zevki olmayan, yüksek mücadeleye şahit olduk. Kayserispor elinden geldiğince mücadele ediyor ancak Galatasaray'da sinirler gergin gibi görünüyordu. Galatasaray adına adeta boşa geçen bir devre sona erdi. Aksine Kayserispor için golsüz geçilen her dakika kendilerine avantaj sağlıyordu. Mancini 2. devreye Umut'u oyuna alarak başladı. Bu hamleyle birlikte Burak , sol kanada geçmiş oldu. Bu seferde 4-4-1-1 sistemine dönen Mancini, oyuncularını uyarmaktan yerine oturmaya fırsat bulamadı. Burak Yılmaz'ın gol aramaları sonuçsuz kaldı. Oyundan çıkana kadar şutlarıyla ve dikine yaptığı tehlikeli koşularla etkili olan Hajrovic alkış aldı. İstediği kadar etkili olamayan Galatasaray için en önemli şanslar, kullanılan duran toplardı. Melo'nun agresif oyununun sonucu bana göre kırmızı kart olmalıydı. Mancini her zamanki gibi sahaya üzerinde yeni taktiklerini yazdığı küçük kağıtlar gönderiyordu. Ancak bu andan sonra Galatasaray'ın yakaladığı çok net fırsatlar karşısında Sinan Bolat adeta devleşti. "Atamayana atarlar" kuralı bu maçtada 90+5. dakikada ortaya çıktı. Mouche, karşı atakta golü bularak Galatasaray'a kendi sahasındaki ilk mağlubiyetini tattırdı. Bu sonuçla Kayserispor, ligde kalma adına umuda yolculuğuna devam etti. Galatasaray ise şampiyonluk ihtimalini mucizelere bıraktı...

Chelsea Topçuları "Topa" Tuttu ... (6-0)

   Maç oldukça hareketli başladı. Arsenal'in ilk dakikadaki hücumunda kaleciyle karşı karşıya kalan Giroud, pozisyonu değerlendiremedi. Bu atak maçın kırılma noktası oldu. Galatasaray maçında olduğu gibi Eto'o, 4. dakikada golünü attı. Golden sonrada hızını kesmeyen Chelsea, 3 dakika sonra Schürrle ile farkı ikiye çıkardı. Maça oldukça hücumcu bir kadroyla çıkan Arsene Wenger'in planları alt üst oldu. Arsenal'in başında 1000. maçına kazanmak için çıktığı; kurduğu kadrodan belliydi Fransız'ın... Orta sahada kesici özelliği yüksek olan Flamini yerine , Podolski ile oyuna başlayan Wenger, takımın orta sahasında yalnızca sonradan devşirilmiş Arteta'yı tercih edince oyunun hakimiyetini tamamen Chelsea'ye vermiş oldu. Mourinho ise tam tersine; stoper orjinli David Luiz'i ve savunma özellikleriyle dikkat çeken Matic'i kullandı orta sahasında... 15.daikada ise hakem Andre Marriner, Hazard'ın şutunu uçarak çizgiden çıkaran Chamberlain yerine; Gibbs'i kırmızı kartla oyundan atarak büyük bir skandala imza attı. Verilen penaltı sonucunda ise Hazard farkı üçe çıkardı. Wenger'in takımı kurarken yapmış olduğu hatalar yetmezmiş gibi; Arsenalli oyuncuların bireysel hatalar yapması maçı farklı bir hale soktu. İlk yarının sonlarında Chelsea 4. golüde buldu ve iyiden iyiye olayı şova dönüştürdü. 2. yarının başında Wenger, Jenkinson ve Flamini'yi oyuna alarak farkın artmasını engellemeye çalıştı. Bu değişikliklerle oyuncu değiştirme hakkı kalmayan Arsenal'de Wenger, büyük bir risk daha almış oldu. 2011 yılında Manchester U.'a 8-2 ile, bu sezon Manchester City'e 6-3 ve yine bu sezon Liverpool'a 5-1 gibi farklı mağlubiyetler almış olan Wenger'li Arsenal, bir başka hezimete daha izin vermek istemiyordu kuşkusuz... Bu devrede Chelsea, farkı arttırma çabalarına devam etti. Savunma ağırlıklı olan bu takımın, bu kadar istekle gol aramasının sonuç vermesi geç olmadı. Oscar farkı beşe çıkardı ve ardından yeni transfer Salah; Chelsea formasıyla ilk golünü atarak farkı altıya çıkardı. Maç 6-0 sona erdi. Bu felaket skor için Arsenal'in şükretmesi gerektiği gerçeği çok acınası ve vahim... Mourinho Chelsea'nin başındayken Wenger'le oynadığı 11. maçtada kaybetmedi. Aynı zamanda Mourinho Chelsea'nin başındayken takım; ilk kez 6 gol buldu. Arsene Wenger'in Arsenal'in başında çıktığı 1000. maçı kabusa döndü. Maçın son dakikalarında Mourinho'nun soyunma odasına gitmesi dikkat çekti. Bu çarpıcı skora rağmen akıllarda kalan en önemli olay ise; hakem Merriner'ın yaptığı inanılmaz hata oldu.
21 Mart 2014 Cuma

Efes'in Umutları Sona Erdi...

   Umutların devam edebilmesi için; Efes'in Milano'yu deplasmanda yenmesi gerekiyordu bu akşam. Efes için maç tam da istenilen gibi başladı.Zaten savunmasıyla maç kazanmaya çalışan ve skoru az seviyelerde tutmak için gayret gösteren Efes; Milano gibi bir hücum takımınıda durdurmayı başardı. Milano bu maçta en önemli oyuncularından Langford'dan faydalanamadı. Maçın başında Deniz ve Doğuş'un savunma özelliklerinden faydalanmak isteyen Efes; bu oyuncuların ilk dakikalarda sakatlanmasıyla plan değişikliğine gitti. Gordon'un içeri penetreleriyle kolay sayılar bulan Efes için doğru tercihte buydu. Efes'in bu çembere gitmeleriyle bulduğu sayılara karşılık; Milano hücum ribaundlarında oldukça etkili oldu. Özellikle Efes'in kolay top kayıpları, Milano'ya kolay sayı bulma imkanı tanıdı. İlk yarıda Efes adına en önemli oyuncu kuşkusuz Gordon'du. Skorunun yanında çaldığı toplar ve asistleriyle Efes'in skor bulmasını kolaylaştırdı. 3. periyodun başlarında ise Efes farki biraz olsun açmayı başardı. Ama 7 sayılık farkın kapanması gecikmedi. Bununda en büyük nedeni Efes'in pivot bölgesinden katkı alamamasıydı. Tam aksine Milano; Sammuels gibi hücum ribaundlarında oldukça etkili ve skor gücü yüksek olan bir pivota sahipti. Jameikalı oyuncu maç boyunca takımının aldığı hücum ribaundlarının yarısına sahip oldu. Son periyotta ise adeta bir "kovalamaca" yaşandı. Efes,uzun süre skorda önde olan taraftı ancak Milano farkın açılmasını sürekli engelledi. Maçın sonlarında Efes kanadında M.Bjelica'nın skorer oyunu etkili olurken; Milano'da Jerrells sahne aldı. Uzaklardan attığı inanılmaz üçlüklerle takımını skorda öne taşıdı. Bu periyotta üçlük kaçırmayan ve fast-break'lerde etkili olan Milano; tercih hataları yapan Efes'i 76-69 ile mağlup etti. Büyük hücum gücünü ve iyi savunmasını harmanlayıp; tecrübesinide işin içine kattığında Milano adeta durdurulmaz bir ekip olduğunu bir kez daha kanıtladı. Top 8'i büyük ölçüde garantileyen Milano; Final Four içinde en kuvvetli adaylardan biri olduğunu gösterdi. Temsilcimiz Anadolu Efes ise; büyük ölçüde Euroleague'e veda etti. Pivot ve guard bölgelerinden sezon boyunca neredeyse hiç katkı alamayan Efes'in kalan tek gerçekçi hedefi; Beko Basketbol Ligi şampiyonluğu...
18 Mart 2014 Salı

Aslan'dan Avrupa'ya Veda...

   Maça Chelsea, büyük bir baskıyla başladı. Bu baskı meyvesini çok çabuk verdi ve henüz 4. dakikada Galatasaray savunmasının adeta uyuması sonucu topla buluşan Eto'o için golü yapmak zor olmadı. Chelsea yoğun baskısını ve Galatasaraylı savunmacılara önde presini golden sonrada devam ettirdi. Galatasaray kendi oyunundan oldukça uzaktı. Bununda başlıca sebebi hiç kuşkusuz Chelsea'nin rakibi bozucu oyunuydu. Mavililerin ileri dörtlüsü tek toplarla etkili oldu ve Lampard'ın da geriden desteğiyle pozisyonlara girdi. Kapılan her topta Chelsea'li oyuncuların hızla ileri çıkması karşısında Galatasaray savunması ise o kadar çaresizdi ki... Bu takım, 6-1 yenildiği Real Madrid maçında bile bu kadar kötü oynamamıştı. Chelsea'nin sıkı orta saha yapısı ve bu orta sahanın Galatasaray'ı sürekli geri pasa zorlaması , tek başına bir neden olamaz elbette. Çünkü Galatasaray, bu baskıyı geçebilmek için çözüm üretmektende uzaktı. Chelsea'nin gol yollarındaki en etkili silahlarından biri olan duran toptan gelen 2. gol ise tam bir faciaydı. Maç başından beri kazanılan duran top organizasyonları kaptan Terry üzerinden oynanıyordu ve kornerden gelen 2. golde de Cahill'in gol vuruşundan önce kafayı vuran ilk isimde oydu. Galatasaray hücumda hiç bir varlık gösteremedi ve bunun başlıca nedeni kanat oyuncuları olmamasıydı. Bu nedenle ortadan dikine hucümla pozisyon aramak zorunda kalan Galatasaray, Chelsea'nin yıpratıcı orta saha oyuncularına karşı bu noktadada etkili olamadı. Chelsea'nin zayıf karnı ; sağ bekte oynayan stoper orjinli oyuncusu Ivanovic'i ve sol bekte oynayan sağ bek orjinli oyuncusu Azpilicueta'yı zorlayacak bir Galatasaraylı oyuncu yoktu. Kanat oyuncusu bulunmayan Galatasaray'ın oldukça hücumcu iki beki Telles ve Eboue ise ; karşılarında Willian ve Hazard gibi fazlasıyla etkili kanat oyuncuları olduğu için hücuma katkı sağlayamadı. İkinci yarıda hücumda yaşanan sıkıntılara çözüm arayan Mancini ; Burak'ın yerine Umut'u oyuna aldı. Birkaç dakika sonrada Hakan Balta'yı oyuna alan Mancini; sistemi 3-5-2 olarak değiştirdi. Bununlada kalmayarak, Hajrovic'i hücum yollarına takviye etti. Bütün uğraşlara rağmen ; Galatasaray'ın kötü oyunu düzelmedi. Mourinho'nun sistemi, Mancini'nin Galatasaray'ını adeta uyuttu. Güzel bir oyun oynamadan 2-0 kazanan Chelsea, turu geçen taraf oldu. Temsilcimiz Galatasaray ise maç boyunca mağlubiyeti kabullenmiş görüntüsünden uzaklaşamadı. Galatasaray adına maçla ilgili söylenebilecek tek güzel şey ise taraftarların desteğiydi. Maç boyunca Chelsea'nin mabedi Stamford Bridge, Galatasaray taraftarlarının tezahüratlarıyla inledi. Keşke bu destek sahaya yansıyabilseydi ancak bu olmadı. Galatasaray, Avrupa'ya, bu sezon oynadığı en kötü oyunlardan biriyle veda etti...
16 Mart 2014 Pazar

Fenerbahçe Adaletten sonra Şampiyonluğada "FENER" Yaktı..

   Maç öncesinden nasıl bir mücadele olacağını tahmin etmek çok zor olmadı.Hababam Sınıfı temasını işleyen Fenerbahçe taraftarları;geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Berkin'e ve yine geçtiğimiz günlerde özgürlüğüne kavuşan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'a destek verdi.Herzamanki gibi fazlasıyla duyarlı olan ve dik duruşundan ödün vermeyen Fenerbahçe taraftarının bu davranışının sahadaki futbolculara pozitif yönde yansıyacağını tahmin etmekte çok zor olmadı tabi...
   Maça Kayseri E.'nin etkili bir oyunla başlaması beni oldukça şaşırttı.Özellikle Kadıköy'de deplasman takımlarının bu kadar etkili olmasını bekleyemeyiz ancak Kayseri E. pas oyununu sahaya yansıtmayı başardı ve bunun sonucunda net pozisyonlarda yakaladı.Fenerbahçe'nin oyuna girmesi zaman alsada; 33. dakikada Kuyt'ın müthiş golü , takımı oldukça rahatlattı.Fenerbahçe gerçek performansını bu andan sonra göstermeye başladı.Oldukça iyi bir mücadele veren Fenerbahçeli oyuncular bir penaltı kararıyla sarsıldı.Bana göre çok net bir penaltı olan bu pozisyonu Gökhan'ın "değil" diyerek savunması oldukça yanlış.Penaltıyı şu anda ligin en formda golcüsü Edinho kullandı ve gole çevirdi.Ama bu gole cevap 1 dakika sonra geldi.Fenerbahçe bu sezon bunu fazlasıyla yaptı.Gol yedikten sonra müthiş bir reaksiyon sergilenmesi hiç kuşkusuz şansla nitelendirilemez.Bu dakikadan sonrada oyunu tek kale maça çeviren Fenerbahçe, adeta gol kaçırma rekoru kırdı.Sow'un kaçırdığı net pozisyonlar,son paslarda yapılan hatalar ve kaleci Gökhan'ın iyi performansı farka engel oldu.Futbolun tartışmasız gerçeği ve en önemli kuralı;"Atamayana atarlar..." bu maçta hayata geçmedi.Kaçırdığı gollerden sonra ağlayan Sow ise; 77 günlük gol orucunun yarattığı baskı nedeniyle bir dışa vurum yaşadı bana göre.Takım arkadaşlarının,bütün stadın hatta rakip oyuncularında Sow'a destek vermesi çok güzel bir görüntüydü.Her iki takımın kalecileri; (Volkan,Gökhan) bu maçta harikalar yarattı.Maçın 2-1 sonuçlanmasında önemli rol aldılar.Bana göre Fenerbahçe;bu maçtan sonra şampiyonluğa büyük ölçüde yaklaşmış oldu.Sadece puan farkı olarak değil,oyun ve mücadele gücü olarakta gelecek için çok büyük umut dağıttı.Şampiyonluğa inanmış bu takımın,bu oyunla,bundan sonraki maçlarda yenilme şansı oldukça düşük...Kayseri Erciyesspor'a gelince...Bu maça gelene kadarki son 5 maçında 4 galibiyet,1 beraberlik alan ve taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazanan Kayseri Erciyesspor. Düştü denilen bu takım bana göre; sezon sonuna kadar bu mücadeleyi devam ettirirse ligi ilk 10 içinde tamamlar.Ancak sezon ortasında kadroya katılan Edinho'ya bir şey olmazsa...
10 Mart 2014 Pazartesi

Futbol Ölmüş,Gömeni Yok !!!

   Güzel bir maç izleme umuduyla geçtik televizyonlarımızın karşısına.Gergin bir ortam olacağı az çok tahmin ediliyordu ;ancak böylesi düşünmek bile istemediğimiz bir portreydi.Ligin ilk yarısındaki maçta Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadındaki misafirperverliğin tam tersine;futbol terörizmine şahit olduk maç denilen bu savaşta...Maç başından beri sahaya atılan yabancı maddeler sanki azmış gibi;bir de Fenerbahçe golü bulduktan sonra iyice şiddetlendi.Şiddetle yağan yabancı maddeler nedeniyle korner bile atamayan Caner,kalesinde duramayan Volkan...Ana-bacı küfürlerden nasibini almamış bir tek Fenerbahçe'li oyuncu yoktu sahada...Şimdi söyleyeceğim şeyleri gerçek Trabzonspor'luları ve futbolu seven sevgili Trabzon'lu vatandaşları tenzih ederek söylüyorum;"Hamsi" kadar zekası olmayan "varlıklar" ,futbolu katletmek için gelmiş bu maça...Ve en az bu "varlıklar" kadar "terörist" bir isim daha var.Bülent Yıldırım...Şimdi soruyorum; her türlü küfrü eden,sahaya atılmadık madde bırakmayan bu "varlıklar" kadar; 55. dakikaya kadar bu maçı tatil etmeyen hakem diye tabir ettiğimiz şahsında suçu yok mudur?Hakem eğer sahada kuralları uyguluyorsa;söyler misiniz bana ;sahadaki sporcuların sağlığı ve can güvenliğinden daha önemli bir kural var mıdır?Oyunun tatil olması için;birinin yaralanması ve ya ölmesi mi gerekmektedir?Burda yaşanılan şeyleri anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalmaktadır.En azından ben, diyecek bir şey bulamıyorum.Yaşananlar utanç verici değildir.Buna mahal veren ("hamsi zekalı varlıklar yani taraftarlar" , "hakem diye tabir ettiğimiz şahıs" ve "oturduğu makamın kisvesiyle güç gösterisi yapan fikirsizler yani yöneticiler") ile ("saf ve temiz bir şekilde içinde futbol sevgisi yaşatan insanlar yani bizlerin") aynı canlı türüne ait olduğunu bilmek "yani insan"...İşte asıl utanç verici olan şey bu...
9 Mart 2014 Pazar

Beşiktaş'ı Ersan "GÜLÜM"SETTİ...

   Maçtan önce güzel görüntüler vardı.Eskişehirspor teknik patronu Ertuğrul Sağlam'a sevgi gösterileri yapıldı ve taraftarlar tezahüratlarıyla renkli görüntülere yol açtı.
   Maça sert esen rüzgarın etkisiyle başlandı.Takımların oyununu fazlasıyla etkileyen rüzgar,maç boyunca etkisini devam ettirdi.9. dakikada ilk pozisyonu ev sahibi Beşiktaş yakaladı.Ömer Şişmanoğlu Sezgin'den kazandığı topu sağdaki Jones ile buluşturdu ve onun içeri çevirdiği topu savunma kesti.14. dakikada ise atak Eskişehirspor'dan geldi.Jorquera uzaktan vurdu ve Tolga çıkardı.17. dakikada Oğuzhan içeri çevirdi ,Jones'un şutunda top savunmaya çarparak kornere gitti.Aynı dakika içerisinde kullanılan kornerde kaleci Boffin'den seken topa vuran Ömer'in şutu kaleye paralel bir şekilde dışarıya gitti.22. dakikada karşı atakta sol kanatta topla buluşan Erkan kaleyi denedi ancak Tolga başarılıydı.32. dakikada Oğuzhan'ın harika pasında ceza sahası içinde topla buluşan Gökhan,kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonda Boffin'i geçemedi.41. dakikada Motta soldan ileri çıktı ve çaprazdan şut attı.Kaleci Boffin topu ayağıyla çıkarttı.Bu pozisyonla birlikte ilk yarı golsüz eşitlikle sona erdi.
   İkinci yarıya ise 50. dakikadaki Jorquera'nın şutuyla başlandı ancak Tolga başarılıydı.65. dakikada Veli'nin baskıyla kazandığı top tehlikeli bir hücuma dönüştü.Sağa verdiği pasta topla buluşan Holosko ,çerçeveyi bulamadı.72. dakikada Erkan bir kez daha şansını denedi ancak yine Tolga başarılıydı.83. dakikada Mustafa Pektemek güzel bir sağ ayak içi vuruş yaptı.Top az farkla dışarıya gitti.89. dakikada Gökhan Töre'nin kullandığı serbest vuruşta ,top Eskişehirspor'lu oyuncudan sekip,Ersan'ın önünde kaldı ve o da pek kullanmadığı sağ ayağıyla topu ağlara gönderdi.Kalan dakikalarda başka gol ve gol pozisyonu yaşanmayınca maç 1-0 Beşiktaş'ın üstünlüğüyle sonuçlandı.
   Maç öncesinde başlayan ve maç bitene kadar devam eden sert rüzgar,hiç kuşkusuz iki takımında oyununu fazlasıyla etkiledi.İlk 15 dakika birbirlerine üstünlük sağlayamayan takımlar,oyunlarını sahaya yansıtmakta oldukça zorlandı.15. dakikadan sonra topa baskı uygulayan ve kısa paslarla oyunu yönlendirmeye çalışan Beşiktaş,oyun üstünlüğünü ele aldı.1 puan parolasıyla İstanbul'a gelmiş olan Eskişehirspor ise tüm hatlarıyla yarı alanında savunma durumundaydı.Beşiktaş ;her ne kadar üstün olan taraf olsada;bal yapmayan arı gibiydi.Sahada oldukça iyi mücadele eden ve baskılı oynamaya çalışan Beşiktaş,son paslarda başarılı olamadı ve istenen net pozisyonları yakalayamadı.Bence Ömer, bu takımın 1. santraforu olmadığını gösterircesine kötü bir performans ortaya koydu.Oynadığı süre boyunca arkadaşlarıyla olan uyumsuzluğu gözlerden kaçmadı.Jones ise sakatlıktan çıktıktan sonra yer aldığı bu maçta pek bir varlık gösteremedi.Bence henüz 90 dakika kaldırabilecek düzeyde değil ki Bilic onu 61 dakika oyunda tuttu.Almeida'nın yokluğu fazlasıyla hissedildi.Zaten bu maçtan önce oynanan 2 maçta gol bulamamış olan Beşiktaş'a bu da fazlasıyla sıkıntı yarattı.Ersan iyi mücadelesinin karşılığını attığı golle aldı.Bence şampiyonluğa oynayan takımların böyle galibiyetlere her zaman ihtiyacı vardır.Çok iyi oynamadığınız bir maçta kazanabilme reaksiyonunu göstermek,şampiyonluk hedefinde olan takımlar için oldukça önemlidir.Beşiktaş'da evinde böyle bir galibiyet aldı ve bu haftada yarışın içinde kalmayı başardı.Beraberlik hedefiyle İstanbul'a gelen Eskişehirspor ise;duran toptan yediği golle evine eli boş döndü.Artık anadolu kulüplerinin İstanbul'a bu tip hedeflerle gelmemesi gerekiyor.Bu maçtan ders çıkarması gereken tek takım Eskişehirspor değil;bütün anadolu kulüpleridir.

   
       Beşiktaş:                                             Eskişehirspor:                           Goller:
   1.Tolga                                               1.Boffin                                    89.dk Ersan Gülüm   
   2.Serdar                                             2.Kamil                                       
   3.Franco                                             3.Akaminlo
   4.Ersan                                              4.Sezgin                                      Sarı Kartlar:    
   5.Motta                                             5.Tarık                                    4.dk Lawal,18.dk Franco, 
   6.Gökhan                                          6.Kamara                               23.dk Oğuzhan,90.dk Ersan
   7.Jones (61.dk Holosko)                      7.Lawal
   8.Veli                                                 8.Aytaç
   9.Olcay (77.dk Frei)                             9.Erkan (82.dk Özgür)
  10.Oğuzhan                                      10.Jorquera (75.dk Erman)
  11.Ömer (61.dk Mustafa)                   11.Bienvenu (65.dk Onur)

Başkentte Fenerbahçe Savunması Kazandı...

   Maça Bo,Bjelica,Zoric,Melih,Preldzic beşiyle başlayan Fenerbahçe Ülker maça Melih'in sayılarıyla başladı.N.Bjelica'nın savunma ribauntları ve top çalmaları yine ön plandaydı.8-0'lık seri yakalayan Fenerbahçe harika savunmasıylada sayı şansı tanımadı.Maça Kerem,Murat,Ümit,Shipp,Andric beşiyle başlayan Türk Telekom ise beş buçuk dakika sayı bulamadıktan sonra Andric'le güldü.Hücumda sıkıntı iki takımda sayı bulmakta oldukça zorlanırken; Fenerbahçe Ülker'de periyodun sonunda oyuna giren Berk Uğurlu ilk kez oyuna bu kadar erken dahil oldu.Böylelikle ilk periyot Fenerbahçe'nin 20-10 üstünlüğüyle sonuçlandı.
   2.periyoda her iki takımda oynayan Bogdanovic'lerin üçlükleriyle başlandı.Fenerbahçe oyuna giren Oğuz'un sayılarıyla etkili olurken,Türk Telekom Cemal Nalga ile etkili oldu.Bu periyottada alan savunmasına hücum etmekte zorlanan Fenerbahçe'nin ilacı Bjelica'nın savunmadaki müthiş performansı ve hücumda bulduğu basketlerdi.Telekom'da ise Bogdanovic'in üçlükleri ve içeri yapılan penetreler fazlasıyla etkili oldu.Fenerbahçe'nin iki uzunu Zoric ve Oğuz'un faul problemine girmesi her ne kadar savunmayı yumuşatsada; devre arasına gidilirken tabelada Fenerbahçe'nin üstünlüğü devam etti.36-31
   3.periyoda ise Andric'in sayılarıyla başlandı.Periyodun bitimine 7 dakika kala Telekom maçta ilk kez öne geçti.Kleiza'nın 6'da 0 atması ve hücumlardan boş dönülmesi Fenerbahçe'yi oyundan düşürsede;Bo'nun içeri penetreleriyle üstünlüğü yeniden ele aldı.Bunun üstüne Melih'den gelen 5 sayıda eklenince hücum performansı arttı ancak savunma ilk yarıya göre oldukça düştü.Telekom'da Bogdanovic üçlüklerine devam etti.Çeyrekte son sözü attığı üçlükle Bjelica söyledi.54-51
   Son çeyreğe Melih'in üçlüğüyle başlandı.Özellikle Obradovic'in sürekli Oğuz-İzzet değişikliği dikkat çekerken;Telekom'da ise Radivojevic'in etkili oyunu maçı ortaya getirdi.Bu periyottada Melih ve Bjelica'nın skorer oyunları Fenerbahçe'yi ayakta tutarken;Telekom'da Bogdanovic direnmeye devam etti.Periyodun ve maçın sonlarına doğru ümidini iyice kaybeden Telekom oyundanda düştü ve Fenerbahçe maçı 69-63'lük skorla kazanmayı bildi.


8 Mart 2014 Cumartesi

Galatasaray Çok Farklı...

   Maç öncesi güzel görüntülerle başlandı mücadeleye.Bütün statta 8 Mart Dünya Kadınlar Günü coşkuyla kutlandı.Geçen hafta Rize maçında yüzüne gelen madde nedeniyle Burak Yılmaz'a destek verilirken,Akhisar teknik patronu Hamza Hamzaoğlu'na da sevgi gösterileri vardı.Beşiktaş maçında sergilediği davranışla herkesin takdirini kazanan Semih'e ise kulübü tarafından Fair Play ödülü verildi.
   Maça Akhisar Belediye'nin hücüm girişimleriyle başlandı.Zaten çok hücümcu bir 11 ile sahada bulunan Akhisar'ın kaptığı her topta hücüma hızlı çıkmaya çalışması güzel bir maç olabileceğinin habercisiydi.6. dakikada Mehmet Akyüz'ün uzaktan attığı şutu Muslera güzel çıkarttı.Ancak ilk gol Galatasaray'dan geldi.Snejder'in kullandığı kornerde Drogba kafayı vurdu ve takımını öne geçirdi.18. dakikada ise sol kanatta topla buluşan Snejder harika bir pasla soldan hücüma katılan Telles'i gördü ve Telles çok güzel bir vuruşla farkı 2'ye çıkardı.22. dakikada Drogba'ya havadan güzel bir pas atıldı ancak Drogba gelişine vurmak yerine kontrol etmeye çalışınca top dışarıya gitti.Aynı dakika içinde Drogba kendisine atılan topta tecrübesini konuşturdu ve topun üstünden atladı,Snejder pasıyla topu Burak'la buluşturdu ancak Burak topu kötü kontrol etii ve top auta gitti.27. dakikada soldan Güray'ın ortasında Mehmet'in kafası dışarı gitti.38. dakikada ise Burak'ın sağ kanattan çevirdiği top Drogba'nın uzağında kaldı.42. dakikada yaşanan karambolde Niasse gole yaklaştı ancak top kornere gitti.
   İkinci yarı ise adeta golle başladı.48. dakikada savunma arkasına atılan bir topta Çağdaş'ın hatalı geri pası sonucu topla buluşan Drogba,kaleciyide geçerek topu ağlara gönderdi.50. dakikada ise Drogba karşı karşıya pozisyonda Emrah'ı geçemedi ve önemli bir fırsattan yararlanamadı.55. dakikada Galatasaray'ın coşkulu oyunu bir kez daha sonuç verdi.Snejder'in ara pasında topla buluşan Drogba, içeriği çevirdiği topla burak'ı buluşturdu ve Burak boş kaleye topu zorlansada yollamayı başardı.59. dakikada Akhisar karşı atağında Kuate'nin pasında topla buluşan Mehmet ,Hakan'dan çok şık bir hareketle sıyrıldı ve topu ağlara gönderdi.65. dakikada baskısıyla topu kazanan Melo,ara pasında Drogba'yı buldu ve onun ortasında kafayı Burak vurdu.Kaleci Emrah'dan dönen top Bruno'ya çarparak ağlara gitti.73. dakikada oyuna ikinci yarıda dahil olan Umut'un araya bıraktığı topta Burak karşı karşıya kaldı ve içeri çevirdiği topta Kaleci Emrah'ın çabası yeterli olmadı.90+2. dakikada uzun bir aradan sonra sahalara dönen Hamit Altıntop golle burun buruna geldi ancak Emrah gole izin vermedi.Pozisyonun devamında ise Burak'ın attığı gol ofsayt nedeniyle geçerlilik kazanmadı ve maç 6-1 Galatasaray'ın farklı galibiyetiyle sonuçlandı.
   Galatasaray Emre Çolak ve Selçuk İnan'dan faydalanamadı.Akhisar Belediyespor ise Merter ve Bilal'den faydalanamadı.Bu eksiklerden en çok zarar gören takım hiç kuşkusuz Akhisar oldu.Akhisar maça çok hücümcü bir 11'le başladı ve orta sahası yok denilebilecek kadar zayıftı.Galatasaray ise orta sahada yakaladığı ezici üstünlüğü skor tabelasınada yansıtmayı başardı.Snejder müthiş pasları ve yaptığı asistlerle göz doldurdu.6 maçtır form düşüklüğü içerisinde olan Drogba ise yaptığı 2 asist ve attığı 2 golle adeta hayata döndü.Kendisinden çok şeyler beklenen Telles ,şık golünün yanısıra oynadığı mükemmel oyunla alkışı hakedenlerdendi.Melo,Yekta,Semih gibi oyuncularda iyi çizgilerini devam ettiren oyunculardan öne çıkanlardı.Akhisar'da ise Mehmet Akyüz yine en başarılı isimdi.Milli oyuncusu Uğur Demirok ise yenilen 6 golde çaresizdi.Uzun bir aradan sonra sahalara dönen Hamit yüzleri güldürürken,Galatasaray formasını ilk kez bir lig maçında giyen Koray Günter ise alkışlandı.

    Galatasaray:                                 Akhisar Belediyespor:                            Goller:
    1.Muslera                                     1.Emrah T.                                          (13-48 Drogba,18 Telles, 
    2.Eboue                                         2.Çağdaş Atan                                    55 Burak,73 Snejder,65
    3.Semih Kaya                               3.Uğur Demirok                                  Bruno KK)
    4.Hakan Balta                              4.Sonko                                               (59 Mehmet)
    5.Telles                                         5.Emrah                                                  
    6.Ceyhun                                      6.Emin Aladağ (45.Bahattin K.)              Kartlar:
    7.Yekta                                         7.Sertan (45.Kuate)                            (Yekta,Hakan Sarı Kart)
    8.Melo (83.Koray G.)                  8.Güray Vural                                     (Bruno,Uğur Sarı Kart)
    9.Snejder (76.Hamit)                   9.Bruno (76.Ahmet C.)                         
    10.Drogba (68.Umut)                 10.Mehmet Akyüz
    11.Burak Yılmaz                        11. Niasse
7 Mart 2014 Cuma

Efes İspanya'da Kayıp...

   Maça kısa denilebilecek bir beşle başlayan Efes, ilk dakikalarda fazlasıyla tutuktu.Savanovic'in top kayıpları ve kaçırdığı şutların pahalıya mal olabileceği akıllara bile gelmemişti.Unicaja'da ise Litvanyalı oyuncu Kuzminskas maça çok etkili başladı.Atletik özellikleriyle Efes savunmasına zor anlar yaşattı.Anadolu Efes'in her türlü skor bulma çabasına rağmen pota altında Fran Vazquez'in blokları ve iyi savunması buna izin vermedi.Aynı zamanda Zoran Dragic'in 10 sayıyla skor önderliğini çektiğini düşünürsek işimizin kolay olmadığı ortadaydı.İlk skorumuz ise bulunan bir serbest atış sonucunda geldi.Maçtaki ilk saha içi basketimiz için ise 5 dakika beklememiz gerekti.Skor 24-3 iken kenarda koç Aggelou'nun çırpınmalarına karşılık oyuncular fazlasıyla isteksizdi.İlk periyodun 29-11 bitmesi ise Efes'in tarihinde oynadığı en kötü periyotlardan birine işaret ediyordu.
   2. çeyreğe çok iyi başladık.Planinic-Dragic eşleşmesini çok iyi kullandık ve kolay basketler bulduk.Joan Plaza'nın Dragic-Calloway değişikliği ise Unicaja'nın hücümlarını fazlasıyla bireyselleşmeye götürdü.Vazquez'in harika savunması devam etti.Zaten Euroleauge'de hücüm ribauntlarında lider olan Unicaja, Efes maçında da birçok ikinci atış şansı yakaladı.Zoran Dragic attığı kritik üçlük ve yaptığı şık asistle bu periyottada etkili oldu.42-34'lük skorla Efes devre arasına biraz daha moralli gitmeyi başardı.
   3. çeyrekte Cedi Osman fırtınası esti adeta.2 üçlükle Efes'i hücümda sırtlayan genç oyuncuya Planinic'de eşlik etti.Unicaja'da ise Dragic 2 üçlük ve zor bir turnike bularak 21 sayıya ulaştı.Kuzminskas ise 15 sayıya ulaşmayı başardı ve hücümda Dragic'in destekçisi oldu.63-52 biten bu periyottan sonra işimiz son çeyreğe kaldı.
   4. çeyreğe ise Unicaja'nın basit serbest atışlarıyla başlandı.Buna cevap Gordon'ın camdan yardım alarak bulduğu üçlükle geldi.Vasileiadis ise son periyotta ısındı.Yunan oyuncunun bulduğu isabetli şutlara karşılık ise hiç kuşkusuz maçın adamı Dragic'in üçlüğüydü.Bjelica ise içerden etkili olmaya başladı.Fark 7'ye inmişken hakem buz gibi bir sayımızı vermedi.Caner-Medley'nin cama çarptıktan sonra çeldiği top sayı olarak değer kazanmadı.Planinic'in üçlüğüyle fark 4'e kadar indi ancak bundan sonra işler Efes için iyi gitmedi.Planinic üst üste komik denilebilecek top kayıpları yaptı ve fark 9 sayıya çıktı.Maçta kalabilmek için son şansları ise Planinic cömretçe harcadı.2 çok önemli pozisyondan faydalanamayan Hırvat guard,takımını galibiyete taşıyamadı.Maçı 83-75'lik skorla kaybeden Efes'in gruptan çıkma şansı mucizelere kaldı.


1.Periyot:29-11            Maçın en skorer ismi 24 sayı bulan Zoran Dragic olurken,temsilcimiz 
2.Periyot:42-34            Anadolu Efes'de en skorer isim 15 sayıyla Vasileiadis oldu.
3.Periyot:63-52
4.Periyot:83-75
5 Mart 2014 Çarşamba

Bu Galibiyet Ankara Seyircisinin...

   Ay-Yıldızlılarımız hazırlık maçında Ankara'da konuk ettiği İsveç'i Mevlüt Erdinç ve Olcan Adın'ın attığı gollerle 2-1 mağlup etti.İsveç'in tek golü Toıvonen'den geldi.
    Millilerimiz maça hızlı başladı ve henüz 2. dakikada hücüm bölgesinde kazanılan top sağda Gökhan Gönül'le buluştu ve onun ortasında iyi yükselen Mevlüt zor ama güzel bir kafa vuruşuyla tabelada bizi öne geçirdi.Maça hızlı giren biz olsakta ,hızlı devam ettirmeyi başaran İsveç oldu.24. dakikada gelen bir orta üzerine yaşanılan karambolde Jımmy Durmaz'ın vuruşunu Gökhan çizgiden çıkardı.30. dakikada ise Fulham'ın genç yeteneği Kacaniklic kendi yarı alanından aldığı topta 5 oyuncumuzu çalımla geçti ve kaleci Onur'la karşı karşıya kaldı ancak şutunda top kaleyi bulmadı.36. dakikada ise ceza sahamızın içinde İsveç tehlikesinde Caner çok güzel bir ters kademeye girerek hücümu savuşturdu.42. dakikada ise Kacaniklic'in ortasında yükselen savunma oyuncusu Wernbloom topu dışarı gönderdi ve çok net bir fırsatı harcadı.44. dakikada Zlatan'ın uzaktan şutunda top auta gitmesine rağmen Nuri hakeme topun kendisine çarptığını belirtti ve bunun üzerine hakem Nuri'yi tebrik ederek karar hakkını korner yönünde kullandı.Her ne kadar bu maç resmi bir maç olmasasa sahada hala böyle güzel hareketler görmek çok güzel.İlk yarı 1-0 üstünlüğümüzle sonuçlandı.İlk yarıda oyunu güzelleştirmeye çalışan ve bunun sonucunda çok iyi bir oyunla golü bulan taraf biz olmamıza rağmen ,İsveç çok daha net pozisyonlar yakaladı.
    İkici yarının başında Alper ve Burak'ın yerine Murat Duruer ve Olcan oyuna dahil oldu.49. dakikada uzak mesfeli bir frikik kullanan Caner topu az farkla auta yolladı.53. dakikada ise Arda ceza sahası dışından bir füze gönderdi ,üst direkten dönen topu Mevlüt mükemmel bir rövaşata vuruşu ile tamamladı ancak top az rakla auta gitti.Hemen ardından 54. dakikadaki pozisyonda Semih'in savunmada kaptırdığı topta Zlatan'ın yerine oyuna dahil olan Toıvonen sağ ayak içi vuruşuyla skoru eşitledi.Hızlı oyunumuzu devam ettirirken sol kanatta tola buluşan Caner'in mükemmel ortasında Olcan kafayla ağları buldu ve bir kez daha üstünlüğü sağladık.74.dakikada Caner'in yine sol kanattan yaptığı ortada Mevlüt ayak içiyle topu ağlara gönderdi ancak gol ofsayt gerekçesiyle sayılmadı.67.dakikada Selçuk'un yerine oyuna giren Olcay ,bitime 10 dakika kala güzel bir serbest vuruş organizasyonu sonucunda gol pozisyonu yakaldı ancak kafa vuruşu yan ağları buldu.Kalan zamanda ise başka gol ve önemli gol pozisyonu yaşanmadı.Millilerimiz sahadan 2-1'lik galibiyetle ayrıldı.
    Öncelikle Ankara'lı futbolseverlerin milli takımı ne kadar özlemiş olduğunu gördük.Maç boyunca hiç susmayan ve son dakikaya kadar tezahüratlarıyla 19 Mayıs Stadını inleten taraftarlar bu maçta görevlerini fazlasıyla yaptı.Maçın başından sonuna kadar büyük bir coşkuyla oynayan bir takım gördük sahada.Hücum presi,dar alanda kısa paslaşmalar,atağın yönünü uzun pasla değiştirme,gol pozisyonuna girme gibi oyunu güzelleştirecek birçok taktik vardı sahada.Bunun tam tersine İsveç,bir resmi maç havasında yaptığı faullerle oyunu bir o kadarda çirkinleştirmeye çalıştı.Açıkçası Sırp hakemde dostluk maçının vermiş olduğu rahatlıkla bunlara göz yumdu.Maça başlayan 22 kişinin içinde 2 Gençlerbirliği oyuncusu olması (Jımmy ,Dahlin) ve bu oyuncuların ikisininde İsveç milli takımında oynuyor olması ilginçti.Milli takımımızın asistleri ise ;şu anda Fenerbahçe'nin ligde lider olmasındaki en büyük pay sahipleri Gökhan ve Caner'den geldi.Kaleci Onur'un Trabzonspor'daki kadar zorlandığını söyleyemeyeceğim.Stoperler Semih ve Ersan, Semih'in golle sonuçlanan hatası dışında fena bir oyun sergilemedi.Arda hücümların hızını belirleyen aktör oldu.Zaten hücüm bölgesinde oyuna giren çıkan bütün oyuncular bu format içinde gayet etkili bir görüntü çizdi.Hakedilmiş bir galibiyet aldık.Bu tip hazırlık maçlarında önemli olan skor değil oyundur ancak biz bu galibiyeti göze hoş gelen güzel bir futbolla alınca mutlu olmamak elde değil.Geleceğe umutla bakmamızı sağlayacak güzel bir maçı geride bıraktık.Bundan sonraki maçlardada millilerimize sonsuz başarılar...

2014 Galler Açık Snooker Şampiyonası Sona Erdi

  Bir snooker haftasını daha geride bıraktık.Dünya Şampiyonası yaklaşırken oyuncuların son durumlarının değerlendirilebileceği önemli turnuvalardan biri olan Galler Açık'ın şampiyonu;hiç kuşkusuz turnuvaya damgasını vuran Ronnie O'Sullivan oldu.
  Turnuva öncekilerin aksine bir değişiklikle başladı.Katılımcı sayısı 64'ten 128'e yükseltildi ve maç sayısı artmış oldu.İlk turda favoriler rakiplerini geçerken zorlanmadı ancak bu oyuncular kendi oyunlarından memnun kalmadıklarını açıklamışlardı.Özellikle Ronnie O'Sullivan kendini çok acımasızca eleştirmişti."Paslanmışım" diyen Ronnie,oyununu keskinleştirmek
için kısa zamanı olduğunu ifade etmişti.


Ronnie O'Sullivan:
Büyük şampiyon,büyük usta...Oyun tarihinin en doğal yetenekli oyuncusu ve bende dahil olmak üzere birçoklarına göre oyun tarihinin en büyük oyuncusu..."Roket" lakaplı İngiliz oyuncu Galler Açık'ında tozunu attı.38 yaşındaki isim,ilk turlarda kendi oyunundan memnun kalmasa da,son 16 turundan itibaren gerçek performansını göstermeye başladı.Çeyrek finalde ezeli rakibi John Higgins'i 5-1 ile saf dışı bırakan Roket,yarı finalde ise 2013 Dünya Şampiyonası finalinde karşılaştığı ve yendiği rakibini bu kez 6-2 ile geçti.Finalde ise çok formda olan Ding Junhui'yi adeta sindirdi.Kusursuz oyunuyla durumu 8-3'e getiren Ronnie'ye şampiyonluk için 1 frame daha yeterli olacaktı ama o daha da fazlasını yaptı.Son framede kariyerinin 12. maksimum serisine (147) ulaşan Roket,bu alandada Stephen Hendry'i geride bıraktı ve yeni rekorun sahibi oldu.26. sıralama turnuvası şampiyonluğunu elde eden Ronnie,gözünü 36 sıralama turnuvası şampiyonluğu bulunan Hendry'nin rekoruna çevirdi.Maçtan sonraki açıklamalarda Ding:"Hayatımda gördüğüm en güzel 147 idi.O istediği zaman 147 yapabilir.Çocukluğumdan beri Ronnie'yi izliyorum ve hala ondan çok şey öğreniyorum."dedi.Roket ise çok mutlu olduğunu ve Newport'da bulunmaktan çok keyif aldığını söyledi.Yaptığı 12. 147 ile ilgili olarak ise "Canım Hendry'nin rekorunu kırmak istedi ve kırdım." demekle yetindi.Nisan ayındaki Dünya Şampiyonasına kadar hiçbir turnuvaya katılmayacak olan Ronnie'nin hedefi,7 dünya şampiyonluğu bulunan Stephen Hendry'nin bu rekorunuda tarihe gömmek.Dünya Şampiyonası'na kadar dinleneceğini ve motive olmaya çalışacağını söyleyen 5 kez dünya şampiyonu Ronnie'nin,bu rekoru da kırması şimdilik muhtemel görünüyor.


  Ding Junhui:
Ronnie O'Sullivan'dan sonra oyun tarihinin en doğal yetenekli oyuncusu olarak kabul ediliyor.Galler'e gelmeden önce 4 masters şampiyonluğuyla rekor kıran ve buraya favorilerden biri olarak gelen Ding,beklenildiği gibi finale kadar zorlanmadan yükselmeyi başardı.Finalde rakibi Ronnie idi ve oynadıkları 10 maçta Ding yalnızca 2 galibiyete sahipti.Zaten mental olarak en zayıf oyunculardan biri olan Ding , Roket'e karşı oynadığı maçların kötü karnesinin yarattığı baskı ve Ronnie'nin herzamanki gibi mükemmel oyununa 9-3 ile boyun eğdi.



Neil Robertson:
Dünya 1 numarası Neil,hiç kuşkusuz favorierden bir tanesiydi.Ancak Avustralyalı oyuncu 3. turda eski dünya şampiyonlarından Mark Williams'a kaybetti.Önceki 2 maçında Haotian'ı 4-1 ve McLeod'u 4-0 ile geçen Neil, Williams'a 4-3'le kaybetti.Turnuvaya 3. turda veda eden Neil , oynadığı 3 maçtada oyununu tam olarak sergileyemedi.















Mark Selby:
Bir başka favori ise dünya 2 numarası Mark Selby idi.Çeyrek finalde Selby,karşılaştığı Joe Perry'e 5-1'le yenildi.Bu ağır yenilginin nedeni Mark'ın 3 aydır süregelen düşük formuydu.Kendi gibi boğucu bir savunma oyunu benimseyen aynı zamanda seri üretiminde de zorlanan Perry gibi bir rakibe kaybetmiş olması gerçekten büyük hayal kırıklığı oldu.Halbuki çeyrek finale gelene kadar oynadığı 4 maçta yalnızca 2 frame kaybetmişti.




Stephen Maguire:
Bu turnuvanın son şampiyonu olarak buraya çok formda gelmişti.Snooker'daki en sinirli ve agresif oyuncuların başında gelen Maguire,3. turda Pagett'ı 4-0'la geçerken çok etkili bir oyun sergilemişti.Son 16 turunda ise rakibi;geleceğin en büyük oyuncularından biri olabilecek Joel Walker'dı.Çekişmeli geçen maçın karar frame'nde Maguire, 19 yaşındaki genç yetenek Walker'a 4-3'le mağlup oldu ve turnuvaya veda etti.




Judd Trump:
Judd ise bu turnuvada pek bir varlık gösteremedi.Oyun stilinde değişime gitmesi ve şuanda oyununun evrim aşamasında olması nedeniyle bu kabul edilebilir bir düşüş.Son 16'ya gelene kadar 4 frame kaybetmesine rağmen oynadığı oyunla hayal kırıklığı yarattı.Son 16'daki en yüksek profilli maçta John Higgins ile karşılaştı ve 4-3'le mağlup oldu.Bu maçtada oyununu sergileyemeyen Judd'la ilgili konuşulan tek şey ;3 bin dolarlık özel tasarım ayakkabılarıydı.Şimdiden 2 Ferrari değiştiren Judd'ın özel hayatındaki lüks düşkünlüğü oyununun önüne geçmiş durumda.












Shaun Murphy:
Geçtiğimiz ay,uzun bir aradan sonra turnuva kazanan Murphy,Galler'e çok moralli ve formda gelmişti.Verdiği kiloların oyununa kattığı pozitiflik gözlerden kaçmamasına rağmen,Galler Açık'da aradığını bulamadı.3. turda Liang Wenbo'ya 4-3'le kaybederek turnuvaya erken sayılabilecek bir yerde veda etti.

















Barry Hawkins:
2013 Dünya Şampiyonası'nda final oynadıktan sonra dünya 4 numaralığına kadar yükselen Hawkins,bütün dikkatleri üstüne çekmişti.Korkusuz oyun stiliyle taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazanan Hawkins,bu turnuvada da sürpriz yapabileceğini başarılı bir oyunla yarı finale kadar gelerek gösterdi.Ancak yarı finalde rakibi,2013'te dünya şampiyonluğunu kaybettiği Ronnie idi ve 6-2'lik sonuçla bir kez daha masadan boynu bükük ayrıldı.




 Stuart Bingham:
Bingham ise bütün turnuvalarda her türlü oyuncuya sıkıntı çıkarabilecek bir isim.Dünya 6 numarası 3. turda M.Holt'u geçerek izleyenlerin takdirini kazandı.Ancak son 16'da rakibi Perry'e karar frame'nde 4-3'le kaybederek turnuvanın dışında kaldı.








Marco Fu:
Kariyerindeki zirve olan dünya 7 numaralığına yükseldikten sonra,hiç kuşkusuz kendisinden daha fazla şey beklenmeye başlandı.3. turda G.Dott'ı 4-2 ve son 16'da M.Williams'ı 4-2 ile geçerek bu beklentilere karşılık verdi.Çeyrek finalde ise B.Hawkins'e 5-0 gibi yıkıcı bir mağlubiyetle yenildi ve turnuvaya veda etti.









John Higgins:
Eski şampiyonlardan Higgins ise herkesi şaşırttı.Son zamanlarda düşüş içerisinde olan John turnuvaya çok keskin bir oyunla başladı.Son 16'ya gelene kadar oynadığı 3 maçıda 4-0 ile frame bile vermeden geçmeyi başardı.Son 16'da ise yeni neslin en önemli temsilcilerinden Judd Trump'ı karar frame'nde 4-3'le geçerek çeyrek finalde ezeli rakibi Ronnie'nin rakibi oldu.Roket karşısında fazla bir varlık gösteremedi ve 5-1'le turnuvaya veda etti.






-Turnuvada Öne Çıkanlar:
Bu isimlerin dışında turnuvada etkili olan bazı oyuncular oldu.19 yaşındaki Joel Walker'ın Maguire'ı eleyerek çeyrek finale çıkması,onun adına büyük bir başarı ve bizim adımıza heyecan verici bir durum oldu.J.Perry'nin 3. turda Stevens,son 16'da Bingham ve çeyrek finalde Mark Selby gibi yüksek profilli oyuncuları saf dışı bırakarak yarı finale yükselmesi kuşkusuz turnuvanın en dikkat çekici sürprizlerinden biriydi.Judd'ın yakın arkadaşı olan ve aynı neslin oyuncusu olduğu J.Lisowski ise sürprizin kıyısından döndü.Göze hoş gelen atak oyunuyla dikkat çekti.L.Wenbo ise formda bir Murphy'i mağlup ederek dikkatleri üzerine çekmişti.
3 Mart 2014 Pazartesi

Snooker Takvimi

2013-2014 sezonunun muhtemel takvimine aşağıdan ulaşabilirsiniz.Bu sezon toplam 6 puan kesimi gerçekleştirilecektir.Sırasıyla puan kesimlerinin hangi turnuvalar için yapılacağını aşağıdan görebilirsiniz.

TarihTurnuvaYayıncılar
Mayıs 2013
11-25QSchool 2013World Snooker TV
27-29Wuxi Classic Ön ElemeleriWorld Snooker TV
30 May -3 HazAvustralya Açık Ön ElemeleriWorld Snooker TV
Haziran 2013  
6-9EPTC1Eurosport
11-15Asya PTC1?
17-23Wuxi ClassicEurosport, CCTV
29 Haz - 6 TemAsya Oyunları?
Temmuz 2013 
8-14Avustralya AçıkEurosport, Fox Sports
18-21EPTC2Eurosport
1.Puan Kesimi
Ağustos 2013
7-10Shanghai Masters Ön ElemeleriWorld Snooker TV
15-18EPTC3?
22-25EPTC4Eurosport
Eylül 2013
2-76 Kırmızı Dünya ŞampiyonasıEurosport
16-22Shanghai MastersEurosport, CCTV
2.Puan Kesimi
23-27Asya PTC2?
30 Eyl - 1 EkInternational Champ. Ön ElemeleriWorld Snooker TV
3.Puan Kesimi
Ekim 2013
3-6EPTC5Eurosport
5-6Power Snooker?
13-19Yeni Sıralama Turnuvası Ön El.?
19-20World Seniors ChampionshipSky Sports
Kasım 2013
14-17EPTC7Eurosport
19-24Davet Turnuvası*?
27 Kas - 8 AraUk ChampionshipEurosport, BBC, CCTV
4.Puan Kesimi
Aralık 2013
10-11German Masters Ön ElemeleriWorld Snooker TV
12-13World Open Ön ElemeleriWorld Snooker TV
Ocak 2014
3-5Yeni Sıralama Turnuvası Ön El.?
6-9Championship League?
12-19MastersEurosport, BBC, CCTV
24-26Shoot OutSky Sports
29 Oca - 2 ŞubGerman MastersEurosport, CCTV
5.Puan Kesimi
Şubat 2014
3-6Championship League?
10-13Championship League?
10-15Yeni Sıralama Turnuvası?
17-18Çin Açık Ön ElemeleriWorld Snooker TV
19 Şub - 2 MarGaller AçıkEurosport, BBC, CCTV
Mart 2014
3-6Championship League?
4-8Asya PTC?
10-16World OpenEurosport,CCTV5
18-23PTC Büyük FinalEurosport
6.Puan Kesimi
24-27Championship League?
31 Mar - 6 NisÇin AçıkEurosport,CCTV5
Nisan-Mayıs 2014
8-16 NisanDünya Şampiyonası ön elemeleriWorld Snooker TV
19 Nis-5 MayDünya ŞampiyonasıBBC,Eurosport,CCTV5