Sayfalar
Blog Archive
-
▼
2014
(50)
-
▼
Temmuz
(9)
- 2014 Dünya Kupası Şampiyonu ALMANYA... ( Almanya:...
- Sert Bir "Formalite" Maçı, Dünya 3.sü Hollanda... ...
- Sıkıcı Maçta Arjantin Final Biletini Kaptı... ( H...
- Dev Fark... Panzerler Brezilyalılara Sambayı Zehir...
- Geç Oldu, Güç Oldu Ama Kazanan Hollanda Oldu... (...
- Tagoculardan Rüya Finale İlk Adım... ( Arjantin:1...
- James Eve, Brezilya Yarı Finale... ( Brezilya:2- ...
- Hummels Attı, Almanya Turladı... ( Almanya:1- Fra...
- Topallaya Topallaya Arjantin... ( Arjantin:1- İsv...
-
▼
Temmuz
(9)
Blogger tarafından desteklenmektedir.
9 Temmuz 2014 Çarşamba
Sıkıcı Maçta Arjantin Final Biletini Kaptı... ( Hollanda:2- Arjantin:4 )
16:41 | Gönderen
Unknown |
Kaydı Düzenle
Kupa başından beri Brezilya'daki en soğuk havada buz gibi bir maç izledik. Adeta uyumamak için direndiğimiz bu maçta 90 dakika ve sonrasında uzatma devrelerindeki 30 dakika futbol adına pek bir şey göremedik. Düşük kalitede bir maç bile denemez; zira "düşük" bile olsa bu maçta bir kaliteden söz edilemez. Maçın başında her 2 takıma da "direk penaltılara geçilsin" denseydi; eminim ki 2 tarafta bunu düşünmeden kabul ederdi. Bu dipnotların ışığında sizlere maçta neler "gelişmediğini" anlatmaya çalışayım.
İlk yarıda topun hakimi genellikle Arjantin oldu. Özellikle Lavezzi ve Perez'in etkili oyunu tangocuları rakip sahaya taşıdı. Ancak bu bölgede ya top kayıpları ya da boş paslaşmalar gerçekleşti. Hollanda ise alışılanın aksine topu rakibe verip savunmaya geçti ve kontra atak şansı bekledi. Her 2 takımda kontrollü oyunu ve savunma güvenliğini ön planda tuttuğundan; Hollanda beklediği kontra atak fırsatlarını yakalayamadı. Arjantin ise Hollanda'nın güçlü takım savunmasını geçme şansı bulamadı.
2. yarı ise adeta ilk yarının kopyası gibiydi ancak farklı olan tek şey; topun hakimiyetinin Hollanda'ya geçmiş olmasıydı. Bu seferde Arjantin kontra atak aramaya başladı. Dün oynanan Brezilya-Almanya maçını bence fazla abartmışlar. Sahalarda ender rastlanacak bir sonuçtan kendilerine abartılı bir sonuç çıkartmışlar ve bunun sonucunda da her 2 takımda maçın bitmesi için top çevirdi ve "belki şans eseri bir gol bulurum" düşüncesiyle savunmaya çekildi. Maçta bazı bireysel performanslar ön plana çıktı. Lavezzi ve Perez oyundan çıkana kadar Arjantin'in hücum bölgesinde bir şeyler yapmaya çalışan tek oyuncularıydı. Mascherano ise maç boyunca Robben'i kitledi ve savunmada her topta kademedeydi. Hollanda cephesinde ise öne çıkan oyuncular Vlaar ve kaleci Cillessen oldu. Vlaar savunmada kaptığı toplar ve dağıttığı paslarla önemli rol üstlendi. Cillessen ise önemli bir kurtarış yapmamış olmasına rağmen; risk alarak attığı 2 çalım hariç kalesinde soğuk kanlı ve yaptığı işi bilen bir kaleci imajı verdi. Ben onun milli takımda bulunmasını ve ilk 11'de forma şansı bulmasını en çok eleştirenlerden biriydim ancak o beni bugün fazlasıyla utandırdı.
Uzatmalarda Hollanda'nın hücum girişimleri vardı. Buna karşılık Arjantin'de önemli kontra atak fırsatları yakaladı ancak bu yazıda sürekli bahsettiğim gibi; "savunmalar oldukça etkiliydi."
Penaltılara geçildiğinde ise merak konusu Hollanda kalecisi Cillessen'in performansıydı. Zira önceki turda penaltılardan hemen önce yerini Krul'a bırakmış ve maç sonrasında bu değişiklikten kendisine bahsedilmediğini açıklamıştı. Bu maçta ise Van Gaal bu değişikliğe gitmedi. Nedeni ise oyuncu değişikliği hakkı kalmamasıydı. Acaba 1 değişiklik hakkını saklayabilir miydi diye düşünmeden edemiyor insan... Penaltılarda da görmüş olduk ki; Van Gaal yine aynı değişikliği yapmalıymış. Çünkü Hollanda kanadında Vlaar ve Snejder'in penaltı atışlarını Arjantin kalecisi Romero çıkarırken; Cillessen ise kendisine atılan 4 penaltı atışında da gole engel olamadı. Bunun sonucunda da penaltıları 4-2 kazanarak finale adını yazdıran taraf Arjantin oldu. Tarihinde oynadığı hiçbir Dünya Kupası yarı final maçını kaybetmeyen Arjantin; bu başarısınıda devam ettirmiş oldu. Hollanda ise zaman zaman iyi işler çıkardığı kupaya yarı finalde veda atti. Bu genç kadronun (özellikle savunma hattı) ilk Dünya Kupası tecrübesinde bile bu başarıyı yakalaması bence büyük iş. Gelecek için ilk önemli adımlar burda atılmış oldu. Turnuva sonrasında görevi bırakacak Van Gaal'in yerine gelecek daha "total futbol" ağırlıklı bir antrenörle bu takım; önümüzdeki Avrupa Şampiyonası'da dahil olmak üzere oynanacak bütün finallerin en büyük adaylarından biri olur ve belki de senelerdir hakettiği ama bir türlü kazanamadığı Dünya Kupası'nı da kazanmayı başarabilir.
Hakemimiz Cüneyt Çakır ise turnuvadaki en iyi yönetmlerden birisine imza attı. Yaptığı bazı hatalar dışında (bazı oyunculara kart göstermemekte ısrarcı olması, çoğu pozisyonu basit uyarılarla atladığından maçın iyiden iyiye sertleşmesi) gayet başarılıydı. Özellikle "avantaj" kuralını mükemmel uygulayan Çakır; bundan sonraki her önemli turnuvada da en üst düzeyde maç yönetebileceğini kanıtladı. Şu performansın yarısını bile Türkiye'de gösteremeyen Çakır; umarım Türkiye'deki şartları bahane etmeyi bırakır ve yeteneğini ligimizde de sergiler...
Finalist Arjantin'in ise şampiyonluk şansı Messi'ye rağmen Almanya'dan düşük. Bunuda sadece dünkü Almanya'yı baz alarak söylemiyorum tabiki. Dünya'daki en başarılı turnuva takımı olan panzerleri yenmek için sadece Messi ya da sadece savunma yetmez. Hücumu çeşitlendirmeli ve savunmada sürekli dikkatli olmanız gerekli. Brezilya'nın aldığı farklı yenilgiyede gönderme yaparak "biz elensek bile asla böyle hezimete uğramayacağız" diyen Arjantinliler... Eğer yukarıda bahsettiğim "temel futbol" kavramlarını yerine getirmezseniz ve bugünkü gibi "uyku dolu" bir görüntü çizerseniz; çok emin olmayın, sonuç sizleri fazlasıyla üzebilir...
İlk yarıda topun hakimi genellikle Arjantin oldu. Özellikle Lavezzi ve Perez'in etkili oyunu tangocuları rakip sahaya taşıdı. Ancak bu bölgede ya top kayıpları ya da boş paslaşmalar gerçekleşti. Hollanda ise alışılanın aksine topu rakibe verip savunmaya geçti ve kontra atak şansı bekledi. Her 2 takımda kontrollü oyunu ve savunma güvenliğini ön planda tuttuğundan; Hollanda beklediği kontra atak fırsatlarını yakalayamadı. Arjantin ise Hollanda'nın güçlü takım savunmasını geçme şansı bulamadı.
2. yarı ise adeta ilk yarının kopyası gibiydi ancak farklı olan tek şey; topun hakimiyetinin Hollanda'ya geçmiş olmasıydı. Bu seferde Arjantin kontra atak aramaya başladı. Dün oynanan Brezilya-Almanya maçını bence fazla abartmışlar. Sahalarda ender rastlanacak bir sonuçtan kendilerine abartılı bir sonuç çıkartmışlar ve bunun sonucunda da her 2 takımda maçın bitmesi için top çevirdi ve "belki şans eseri bir gol bulurum" düşüncesiyle savunmaya çekildi. Maçta bazı bireysel performanslar ön plana çıktı. Lavezzi ve Perez oyundan çıkana kadar Arjantin'in hücum bölgesinde bir şeyler yapmaya çalışan tek oyuncularıydı. Mascherano ise maç boyunca Robben'i kitledi ve savunmada her topta kademedeydi. Hollanda cephesinde ise öne çıkan oyuncular Vlaar ve kaleci Cillessen oldu. Vlaar savunmada kaptığı toplar ve dağıttığı paslarla önemli rol üstlendi. Cillessen ise önemli bir kurtarış yapmamış olmasına rağmen; risk alarak attığı 2 çalım hariç kalesinde soğuk kanlı ve yaptığı işi bilen bir kaleci imajı verdi. Ben onun milli takımda bulunmasını ve ilk 11'de forma şansı bulmasını en çok eleştirenlerden biriydim ancak o beni bugün fazlasıyla utandırdı.
Uzatmalarda Hollanda'nın hücum girişimleri vardı. Buna karşılık Arjantin'de önemli kontra atak fırsatları yakaladı ancak bu yazıda sürekli bahsettiğim gibi; "savunmalar oldukça etkiliydi."
Penaltılara geçildiğinde ise merak konusu Hollanda kalecisi Cillessen'in performansıydı. Zira önceki turda penaltılardan hemen önce yerini Krul'a bırakmış ve maç sonrasında bu değişiklikten kendisine bahsedilmediğini açıklamıştı. Bu maçta ise Van Gaal bu değişikliğe gitmedi. Nedeni ise oyuncu değişikliği hakkı kalmamasıydı. Acaba 1 değişiklik hakkını saklayabilir miydi diye düşünmeden edemiyor insan... Penaltılarda da görmüş olduk ki; Van Gaal yine aynı değişikliği yapmalıymış. Çünkü Hollanda kanadında Vlaar ve Snejder'in penaltı atışlarını Arjantin kalecisi Romero çıkarırken; Cillessen ise kendisine atılan 4 penaltı atışında da gole engel olamadı. Bunun sonucunda da penaltıları 4-2 kazanarak finale adını yazdıran taraf Arjantin oldu. Tarihinde oynadığı hiçbir Dünya Kupası yarı final maçını kaybetmeyen Arjantin; bu başarısınıda devam ettirmiş oldu. Hollanda ise zaman zaman iyi işler çıkardığı kupaya yarı finalde veda atti. Bu genç kadronun (özellikle savunma hattı) ilk Dünya Kupası tecrübesinde bile bu başarıyı yakalaması bence büyük iş. Gelecek için ilk önemli adımlar burda atılmış oldu. Turnuva sonrasında görevi bırakacak Van Gaal'in yerine gelecek daha "total futbol" ağırlıklı bir antrenörle bu takım; önümüzdeki Avrupa Şampiyonası'da dahil olmak üzere oynanacak bütün finallerin en büyük adaylarından biri olur ve belki de senelerdir hakettiği ama bir türlü kazanamadığı Dünya Kupası'nı da kazanmayı başarabilir.
Hakemimiz Cüneyt Çakır ise turnuvadaki en iyi yönetmlerden birisine imza attı. Yaptığı bazı hatalar dışında (bazı oyunculara kart göstermemekte ısrarcı olması, çoğu pozisyonu basit uyarılarla atladığından maçın iyiden iyiye sertleşmesi) gayet başarılıydı. Özellikle "avantaj" kuralını mükemmel uygulayan Çakır; bundan sonraki her önemli turnuvada da en üst düzeyde maç yönetebileceğini kanıtladı. Şu performansın yarısını bile Türkiye'de gösteremeyen Çakır; umarım Türkiye'deki şartları bahane etmeyi bırakır ve yeteneğini ligimizde de sergiler...
Finalist Arjantin'in ise şampiyonluk şansı Messi'ye rağmen Almanya'dan düşük. Bunuda sadece dünkü Almanya'yı baz alarak söylemiyorum tabiki. Dünya'daki en başarılı turnuva takımı olan panzerleri yenmek için sadece Messi ya da sadece savunma yetmez. Hücumu çeşitlendirmeli ve savunmada sürekli dikkatli olmanız gerekli. Brezilya'nın aldığı farklı yenilgiyede gönderme yaparak "biz elensek bile asla böyle hezimete uğramayacağız" diyen Arjantinliler... Eğer yukarıda bahsettiğim "temel futbol" kavramlarını yerine getirmezseniz ve bugünkü gibi "uyku dolu" bir görüntü çizerseniz; çok emin olmayın, sonuç sizleri fazlasıyla üzebilir...
Etiketler:
Futbol
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder