Blogger tarafından desteklenmektedir.
24 Aralık 2015 Perşembe

Efes Başladı, Fener Bitiremedi (Anadolu Efes 93-84 Fenerbahçe)

   Öncelikle sözlerime kötü hakem yönetimiyle başlamak istiyorum. Her iki takım aleyhine de çaldığı çok basit faul düdükleriyle maçın sert bir "Euroleague" mücadelesine dönmesini güçleştirdi. Açıkçası 2. yarıdan itibarende taktir haklarının tümünü ev sahibinden yana kullandı. Türkiye'de hakemlerimizin öğrenmesi gereken bazı şeyler var. Ev sahibi takımın daha az kollanması gerektiğini anlamaları ve maçın akışkanlığını, sertliğini korumak adına, bu kadar faul düdüğüyle oyunu kesmemeleri gerekiyor. Zira diğer liglere nazaran bizim ligimiz, Avrupa'da en çok faul çalınan lig...
   Az önceki eleştirilerim, kesinlikle Anadolu Efes'in galibiyetini gölgelemesin. Hak ettiler ve Euroleague'nin en iyi savunma takımlarından birine tam 93 sayı attılar. Bir kez daha koçları İvkovic'in deyişiyle de "Biz bir hücum takımıyız" sözünü kanıtlamış oldular.
   Fenerbahçe maça sakatlığı bulunan Antic ve lig kadrosunda yer almayan Hickman'dan yoksun başladı. Obradovic'in dar bir rotasyon kullanacağı maç öncesinden süzülüyordu. Maç boyunca sadece 7 oyuncuya şans verebildi (Barış Hersek'in oynadığı 2 saniye ve Melih'in oynadığı 2 dakikayı saymayazsak.) Buna karşıt Anadolu Efes tam 9 oyunculu bir rotasyona sahipti (2 dakika oynayan Emircan'ı saymazsak.)
   Efes periyotlara hep sert ve iyi başladı. Sürekli skor bularak ve savunmada sertlik yaratarak konuk ekibe nefeslenme şansı bırakmadı. Periyotların ilk 4 dakikasında ise takım faul haklarını doldurmaları, periyot sonlarında Fenerbahçe'nin daha iyi oynamasını ve skorda geri gelmesini sağladı. Çünkü Efes'in savunması yumuşadı ve sertleştirmeye çalıştığı her an konuk ekip faul çizgisinin yolunu tuttu. Maç başında Obradovic'in çok farklı 5'lere yönelmesi İvkovic'i şaşırtsa da, o da buna karşı önlemler geliştirmeyi başardı. Fenerbahçe'nin kısa 5'lerle oynamasını gerektiren rotasyonunun çözümü çokta uzun sürmedi diyebiliriz. Özelikle Fener cephesinde Udoh ve Kalinic'in kötü performansı, Bogdanovic'in faul problemi nedeniyle fazla oyunda kalamaması mağlubiyetin gelmesindeki kilit noktalardı. Udoh hücumda yakın atışları ve yüzdeli soktuğu orta mesafe şutlarını kaçırdı, ribauntlarda da eline düşen topları alamadı. Kalinic sayı atamadan maçı tamamladı ve en kuvvetli yönü dediğimiz savunmada da bire birde tuttuğu bütün adamları kaçırdı. Bir ara Efesli Heurtel ve Fenerli Dixon'un düellosu vardı. Dixon, Heurtel'i kendi stilinde bir atma yarışına sokunca; Heurtel o dakikalarda kontrol dışına çıktı ancak maçın sonlarını iyi oynamayı başardı ve bulduğu 21 sayıyla yıldızlaştı. Dixon ise son maçlardaki yükselişine devam etti. Takımını Pınar Karşıyaka'da olduğu gibi yönetmeyi başardı ve tam 25 sayı buldu. Fenerbahçe'de Datome zaman zaman skora katkı verdi ve 15 sayı buldu. Efes'de de Granger 18 sayı 7 ribaunt ve 6 asistle Heurtel'in en büyük destekçisi oldu.
   Bir diğer konu ise, bu maçta çok iyi bir savunma takımı ile çok iyi bir hücum takımının karşı karşıya gelmesiydi. Maçın skoruna baktığımızda ise, Efes'in bu alanda da galip geldiğini görüyoruz. İlk yarı 50-50 eşitlikle tamamlanmıştı ve bu Efes için daha alışılagelmiş bir skordu. Fenerbahçe'nin buna nasıl reaksiyon vereceği merak konusuydu ancak ev sahibi ekip maç genelinde buna nispeten az izin verdi. Anadolu Efes bir maçı daha atarak kazanmış oldu ancak atarak kazanmak TBL'de iş görse de; Euroleague'de sıkıntı yaratabilir ki ilk etapta da bu sıkıntıyı fazlasıyla yaşamış bir Efes var karşımızda. Fenerbahçe'de ise ligi götürebilecek bir rotasyon var ancak Play-Off'larda ne olur bilinmez... Euroleague'de ise sert savunması, üretici yönleri ve ligde oynatamadığı oyuncularında katılımıyla birlikte daha geniş rotasyonuyla bence hala ülkemizin Final Four'a en yakın takımı...

0 yorum: